Ayşe Naime (Kor) Altuntaş
TEDAVİLER
 
 
 
Çocuk Dişleri

 


 

 

 

 

Çocuk Dişleri: Daima sağlıklı ve beyaz bir gülüşe sahip olmak için ağız-diş sağlığı ve gelişimi  bebeklikten itibaren düzenli aralıklarla takip edilip kayıt altına alınmalıdır.

 

ÖNCE DİŞİ DEĞİL, ÇOCUĞU DÜŞÜNMEK

 

Çocuklarda oluşan diş doktoru korkusunun öncelikli sebebi, daha önce yaşanan kötü diş tedavi deneyimleridir (zorla diş çekilmesi, zorla dişine iğne yapılması, iğne ve dolgu yapılırken çocuğa ağrı verilmesi). Çocuk eğer daha önce diş doktoruna gitmediyse bu korku arkadaşlarından, aile büyüklerinden ya da çevresinden duyduklarından da kaynaklanabilir.

 Çocuk diş hekimleri (pedodontistler) "önce dişi değil, çocuğu düşün" felsefesi doğrultusunda uygun psikolojik yaklaşımlar ile önce çocuğun sevgi ve güvenini kazanmayı hedefler daha sonra kolaydan zora, kademeli bir tedavi yaklaşımı ile ağrısız bir şekilde diş tedavilerini gerçekleştirmeyi amaçlar.

 

Ağrısız bir lokal anestezi – dişe iğne yapılması - mümkün mü?

 

Son yıllarda diş hekimliğinde gelişen teknik imkanlar, yeni lokal anestezi cihazları ve ince iğne uçları, çocuğa uygun psikolojik yaklaşımlarla birlikte uygulandığında ağrısız bir lokal anesteziyi mümkün kılmaktadır. Çocuklarda ağrısız-korkusuz bir diş tedavisi için uygulanan ağrısız lokal anestezi teknikleri artık çocuk diş hekimlerinin en büyük yardımcısıdır.

 

KORKUNUN GELİŞİMİNDE EBEVEYN SORUMLULUKLARI:

 

 Çocuklar ne zaman diş doktoruna götürülmeli?

 

- Diş doktoru ile ilk tanışma

- Diş Çürüğü oluşmadan Diş Hekimi ile tanışma

- Diş Çürüğü oluştukdan sonra Diş Hekimi ile Tanışma

İlk diş hekimi muayenesinin, çocuğun ilk dişi çıkmaya başladıktan sonra, genellikle 6 ay – 1 yaş arasında olması önerilmektedir. İlk diş hekimi ziyaretinin bu kadar erken başlamasının en önemli nedeni, bebeklik döneminde dişlerin nasıl temizlenmesi gerektiğini ebeveynlere göstermek ve biberon çürüğü dediğimiz yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak oluşabilen çürüklerden çocuğunuzu korumaktır. Bu yaşlardan itibaren çocuğunuzu 6 ayda bir veya diş hekiminizin önereceği aralıklarla kontrole götürmeniz korkusuz bir geleceğin ilk anahtarıdır.

Diş hekiminin bu kontrollerde gerekli durumlarda yapacağı basit ve kısa süren koruyucu uygulamalar (fissür örtücüler, fluorid uygulamaları gibi) çocuğunuzun dişlerinde çürüklerin oluşması engelleyecektir. Kısa ve basit tedaviler çocuğunuzun diş tedavisine alışmasını sağlayacak, tedaviden ve/veya çevreden duyulanlar doğrultusunda çocukta korku ve kaygı gelişimi engellenecektir.  

 

Diş çürüğü oluşmadan diş hekimi ile tanışma

 

Çocuk diş hekimliği açısından çocuğun diş hekimi ile problemler gözlenmeden tanışması önemlidir.

İlk görüşmede çocuğun önce hekimini tanıması ve sevmesi hedeflenir. Bu nedenle ilk iletişimin çocuklara özgü dekore edilmiş bekleme salonunda kurulması, uygun psikolojik yaklaşımlar ile öncelikle çocukların gönlünün fethedilmesi amaçlanır. Çocukta diş hekimliğine yönelik bir merak uyandırmak ve bu merak doğrultusunda hekimin muayenehaneyi ve kullanılan cihaz ve aletleri tanıtması, çocukta güven duygusunun gelişmesini sağlar. İlk muayene bir oyunmuş gibi düzenlenir ve tedavide kullanılan aletler çocuğa önce anlatılır sonra gösterilir ve uygulanır (Tell-show-do tekniği) ve çocuğun mutlu bir diş hekimi tecrübesi edinmesi sağlanır. Artık arkadaşlarından, aile büyüklerinden ya da çevresinden duydukları onu korkutmayacaktır. 

Ayrıca bu ilk muayene de,

Dişleri fırçalamanın önemi, nasıl ve ne zamanlar fırçalanması gerektiği,

Hangi besinlerin tercih edilmesi gerektiği, Şeker, çikolata ve diş çürüğü riskini arttıran benzeri gıdaların nasıl tüketilmesi gerektiği,

Çürükten korunmak için nelerin yapılması gerektiği aileye ve çocuğa etraflıca anlatılır.  

 

Diş çürüğü oluştuktan sonra diş hekimi ile tanışma

 

Çocuk diş hekimliği açısından bir diğer önemli nokta da, çocuğun diş ağrısı ile tanışmadan diş doktoru ile tanışmasıdır.

Sorunlar ağrı oluşturacak düzeye ulaştığında çözümleri de göreceli olarak zorlaşmaktadır. Gün/gece boyu süren bir diş ağrısının ardından diş doktoruna getirilen tedirgin, muhtemelen uykusuz bir çocukla iletişim kurmak diş hekimleri açısından kolay olmamaktadır. Bu yüzden mevcut çürüklerin ağrı oluşturmasını beklemeden diş hekimine başvurmak önemlidir.

Çocukta kaygı ve korku oluşturmamak çocuk diş hekiminin birincil hedefidir. Ve bu yüzden "önce dişi değil, çocuğu düşün" felsefesi çok önemlidir. Diş tedavileri çocuğun sevgi ve güveni kazanıldıktan sonra çok daha başarılı bir şekilde yapılabilir. Ancak çocuğun sevgi ve güveni kazanılmadan başlanılan her tedavi, çocukta yıllar boyu sürebilen diş tedavi korku ve fobisi oluşturabilme riski taşımaktadır.

Bu sebeple ilk görüşmede yapılanlar, daha önce bahsedildiği üzere diş çürüğü olmayan çocuklarda yapılanlar ile aynıdır. Çocuğun önce hekimini tanıması ve sevmesi hedeflenir. Bu nedenle ilk iletişimin çocuklara özgü dekore edilmiş bekleme salonunda kurulması, uygun psikolojik yaklaşımlar ile öncelikle çocukların gönlünün fethedilmesi amaçlanır. Çocukta diş hekimliğine yönelik bir merak uyandırmak ve bu merak doğrultusunda hekimin muayenehaneyi ve kullanılan cihaz ve aletleri tanıtması, çocukta güven duygusunun gelişmesini sağlar. İlk muayene bir oyunmuş gibi düzenlenir ve tedavide kullanılan aletler çocuğa önce anlatılır sonra gösterilir ve uygulanır (Tell-show-do tekniği) ve çocuğun mutlu bir diş hekimi tecrübesi edinmesi sağlanır.    

Ardından çocuğa neden diş tedavisi görmesi gerektiği, onun anlayabileceği, çocuksu bir dille - kirlenmiş dişlerinin neden ve nasıl temizlenmesi gerektiği- anlatılır. Ardından kademeli bir yöntem izlenerek kolaydan-zora tedavilere başlanılır. Artık arkadaşlarından, aile büyüklerinden ya da çevresinden duydukları çocuğu korkutmayacaktır. 

 

Yapılmaması gerekenler

 

 - Kendi kötü deneyimlerinizi çocuğunuza aktarmayınız, unutmayınız ki siz bir çocuk diş hekiminde tedavi olmadınız

 - Çocuğu korkutmak, cezalandırmak amacıyla "seni dişçiye götürürüm, iğne yaptırırım" şeklinde sözler sarf etmeyiniz, etrafınızda benzer sözler sarf eden tanıdıklarınız varsa uyarınız. Unutmayınız ki, her birey bir gün diş tedavisine ihtiyaç duyabilir ve artık ağrısız lokal anestezi mümkün.

 

Bebeklik döneminde geçirilen hastalıklar ve kullanılan ilaçlar diş sağlığını etkiler mi?

 

Bebeğin doğumundan sonra geçirebileceği enfeksiyon hastalıkları, kullanacağı ilaçlar süt dişleri üzerinde hiçbir olumsuz etki yapmaz. Çünkü süt dişlerinin oluşumu ve gelişimi hamilelik döneminde tamamlanmıştır. Doğumdan sonraki hastalık ve ilaçlar ancak kalıcı dişler üzerinde olumsuz etkiler yapabilir. Örneğin 0-2 yaş arasında geçireceği ağır ateşli hastalıklar, bu dönemde oluşmaya başlayan daimi 1. büyük azı dişlerinde, daimi 1. keser dişlerinin kesici kenarlarında yapısal bozukluklara neden olabilir. Bu durum, ancak bu dişlerin sürmesinden sonra (6-7 yaş civarında) tespit edilebilir.

 

Bebeğin doğumuyla birlikte diş sağlığı konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

 

Anneden bebeğe çürük yapıcı bakterilerin geçişi kanıtlanmıştır. Bu olay, annenin bebeğini ağızdan öpmesi, biberonu-emziği önce kendi ağızlarına götürüp sonra bebeğe vermesiyle gerçekleşebilir. Böylece anne kendi ağzındaki bakterileri bebeğe de geçirmiş olur. Anne bu konuda titiz olmalıdır, hem kendi, hem de bebeğin ağız ve diş sağlığına çok özen göstermelidir. Temiz, nemli bir gazlı bezi veya tülbenti işaret parmağına dolayarak bebeğin diş ve dişetlerinin üzerini temizlemelidir. Süt dişlerinin tamamlanmasıyla birlikte macunsuz fırça kullanımına da geçilmelidir. Çocuk tükürmeyi öğrendikten sonra çocuk macunları kullanılabilir. Çocuk diş macunlarının fluorid oranı, çocukların yutabilecekleri göz önüne alınarak daha düşük tutulmuştur.

 

Biberon Çürüğü Nedir, Nasıl Önlenir?

 

Bebeklerde bazen dişlerin üzerinde sürer sürmez kahverengi lekeler oluştuğu bir süre sonra da bu dişlerin kırılıp döküldüğü gözlenir.

Bebek beslenmesinde en önemli besin olan anne sütü ya da inek sütü yapısında doğal şeker içerir. Özellikle uyku esnasında çocuğun biberonla uyuması sütün / meyve suyunun dil üzerinde göllenmesine ve de uyku sırasında tükürük akışı hemen hemen durduğu için dişler yıkanamadığından dişlerin çok uzun süre bu şekerli sıvılarla temas ederek. çürümelerine sebep olur. Biberonla uyurken süt dilin üzerinde göllendiğinden üst dişler daha çok etkilenirken alt dişler dil tarafından korunur. Aslında normal şartlarda anne sütü veya inek sütünün çürük yapıcı etkisi düşüktür, olayın gelişmesi tamamen bebeğin biberonla uyumasından kaynaklanmaktadır. Eğer süte bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılar da ekleniyorsa yıkım çok daha hızlı ve şiddetli olacaktır.

Biberon çürükleri tedavi edilmez ise dişler çok hızlı harab olurlar, bu da diş dizilerinin bozulmasına, beslenme, konuşma ve psikolojik bozukluklara neden olur. Böyle çocuklar özellikle yuva döneminde arkadaşlarının arasında ciddi psikolojik problemler yaşayabilmektedirler. Bu nedenle biberon kullanımında ailelerin çok dikkatli olması gerekmektedir. Bu çürüklerden korunmak için;

Biberonla uyuma alışkanlığını önleyin.

Biberondaki süte şeker, bal, pekmez gibi tatlandırıcılar ilave etmeyin.

Bebek beslendikten sonra mutlaka su içirin.

Gece ve sabah beslenmeleri sonrası temiz, ıslak bir tülbent veya gazlı bez ile diş ve dişetlerini silerek temizleyin.

Bebeğinizi 1 yaşından itibaren bardak ve kaşıkla beslenmeye alıştırın.

Biberonun yanı sıra emziklerin bal, pekmez, reçel gibi tatlandırıcılara batırılarak verilmesi de biberon çürüklerine sebep olur.

 

Bebeklerde diş çıkarma ne gibi sorunlar yaratır?

 

Diş çıkarma ile bebekteki ateş, bulantı ve ishal arasında bilimsel bir bağlantı kurulamamasına rağmen bebeğin bu dönemde daha huzursuz olduğu, dişetlerinde kızarıklık, iştahının kesildiği ve daha fazla tükürük akışının arttığı görülür. Dişlenme sırasında ağrı olur ya da olmaz demek yanlış olur. Diş sürmesi 4-5 ayla 2,5 yaş arasında yavaş olarak gelişen, tamamen doğal bir süreçtir. Sürme sırasında çocuğun rahatsızlık hissetmesi de doğaldır. Rahatlatmak için,

Günde 3 veya 4 defa dişetlerini gazlı bezle silmek veya soğutularak kullanılan diş kaşıyıcılar çok yardımcı olur.

Yeterli olmadığı durumlarda dişetlerine doktorun önerdiği ilaçlar sürülebilir. Bu ilaçların diş sürmesini hızlandırıcı etkisi yoktur, o bölgedeki dişetini yüzeysel olarak uyuşturarak çocuğu rahatlatır.

 

 

 

 

 

 

 

Süt dişleri ve önemi

 

Süt dişleri genellikle değişecekleri düşüncesiyle pek fazla önemsenmezler, oysaki bunların bazıları 6 yaş gibi erken zamanlarda değişirken, bazıları da 12 yaşına kadar ağızda kalarak çocuğun hem ağız-diş sağlığında hem de genel sağlığında önemli rol oynarlar.

Süt dişleri, bebeğin çiğneme işlemlerini gerçekleştirmesini, katı gıdalarla beslenmeye geçmesini, dolayısıyla bebeğin gelişimini sağlarlar.

 Sürekli dişlere sürme rehberliği yapmaları açısından büyük önem taşırlar. Bir süt dişi düşme zamanından çok önce kaybedilirse, alttan gelecek olan kalıcı diş rehberini kaybettiği için farklı bir yerden sürerek çapraşıklığa sebep olabilir.

Sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahip olduklarından, çürük bu dişlerde daha hızlı ilerleyerek dişin sinirine ulaşıp ağrıya sebep olabilir.

Süt dişlerinin erken kaybı, önlem alınmadığı takdirde çarpraşıklığa sebep olabilir. Çekilen süt dişinin yeri, komşu dişlerin kaymasıyla zaman içerisinde kapanır. Alttan gelen daimi dişin yeri işgal edildiğinden, daimi diş kendi yerinden çıkamaz, gömük kalır veya farklı yerden çıkarak çapraşıklığa sebep olur.

 

 

 

                                   

 

 

 

Daimi Dişler Ne Zaman Çıkar?

 

İlk olarak, 6 yaşında sürekli 1. büyük azı dişleri süt azılarının hemen arkasından sürmeye başlar. Bu dişler sürerken herhangi bir süt dişinin yerine gelmedikleri ve çok geride oldukları için genellikle çocuğun ya da ailenin haberi olmaz. Yapısal olarak büyük ve derin çukurcukları olan bu dişler, yeterli ve doğru fırçalama yapılmazsa diş dizisindeki yerlerini almadan çürümeye başlayabilir hatta aileler bu dişlerin çürük olarak çıktıkları hissine bile kapılabilirler. Ömür boyu ağızda kalacak ve diş dizisinin şekillenmesinde çok önemli rolü olan bu dişlerin sürme zamanları aileler tarafından çok iyi bilinmeli ve takip edilmelidir. Diş hekimi tarafından da koruyucu uygulamalar (fissür örtücü ve fluorid uygulamaları) yapılması bu dişlerin çürükten korunması açısından büyük önem taşır.

 

 

 

Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır ve hangi sıklıkta yapılmalıdır ?

 

Çocuğunuz 6-8 aylıkken (yani ilk dişler ağıza sürdüğünde), temiz bir tülbent veya gazlı bez ile diş yüzeylerinin temizleme işlemine başlanmalıdır. Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında) başlanması uygundur.

Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen veya kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerinin de temizlenmesi gerekir. Bu nedenle fırçalama okul çağına kadar Anne-Baba yardımı ve gözetiminde olmalıdır.

Günde en az iki kere (sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce), sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Özellikle yatmadan önce fırçalama çok önemlidir. Gece hem ağızdaki tükürüğün azalması hem de uykuda uzun bir süre geçmesi çürük oluşumunu hızlandırır.

 

Çocuklar için nasıl bir diş fırçası ve macun seçilmelidir?

 

Çocuğun ağız büyüklüğüne, yaşına uygun, yumuşak ve naylon kıllardan üretilmiş diş fırçaları kullanılmalıdır. Sert fırçalar dişleri aşındıracağı için kullanımı uygun değildir. Diş macunu olarak, çocuğun macunu yutabileceği söz konusu olduğundan mutlaka çocuk macunları tercih edilmelidir. Bu tip macunların fluorid ve deterjan içerikleri düşüktür, çocuk yutsa bile komplikasyon gelişmez, ayrıca bu macunlar çocukların hoşuna giden tatlara sahip olduklarından çocuğa fırçalama alışkanlığı kazandırmak bakımından kolaylık sağlarlar. Yetişkin macunlarının fluorid konsantrasyonları daha yüksek olduğu için, çocuğun tükürme refleksi yeterince güçlendiğinde (8 – 10 yaş), yetişkin macununa geçilmelidir.

Unutulmamalıdır ki; fırçalama işleminde macundan çok, etkili bir fırçalama işlemi önemlidir.

 

KORUYUCU ORTODONTİ

 

Çocuğunuzun süt dişlerinde ileri derecede çürükler varsa, değişme zamanından çok önce süt dişi çekilmiş ise, çiğnemede veya ağzını kapatmada zorlanıyorsa, ağızdan nefes alıyorsa, parmak veya emzik emiyorsa, alt çenesi önde veya geride ise, uyurken dişlerini gıcırdatıyorsa, yüzünde normal olmayan bir görünüm varsa çocuğunuzun bir dişhekimine görünmesinde fayda vardır.

 

Parmak – Emzik Emme

 

Emme fonksiyonu yeni doğmuş çocuklarda iç güdüsel bir harekettir ve 1.5 – 2 yaşına kadar devam eder. Ancak parmak veya emzik emme alışkanlığı devam edecek olursa henüz gelişmekte olan kas ve kemik yapıları üzerine basınç uygulayarak dişlerin yer değiştirmesine yol açar. Bu durumda üst ön dişler öne, alt ön dişler ise geriye doğru eğilir, " V " şeklinde bir çene kavsi meydana gelir, üst ve alt ön dişler arasında açıklık oluşur (open bite). Ortaya çıkan bozukluğun derecesi emmenin süresine, sıklığına, şiddetine ve emme sırasında parmağın pozisyonuna bağlıdır.

Alışkanlık 4 yaşına kadar bırakılırsa açıklık kapanır, bu yaştan sonra kalıcı deformasyonlar artar. Tedavinin zamanlaması çok önemlidir. Çocuğun kendisi bu alışkanlıktan kurtulmayı istemedikçe, tedavinin başarıya ulaşması zordur. Çocuğun çevre baskısına uğramaması ve alay edilmemesi için okul çağından önce bırakması psikolojik yönden çok faydalıdır.

Çocuk baskı altına alınmadan cesaretlendirilerek, ödüllendirilerek pozitif yönlendirilmelidir. Eğer her şeye rağmen alışkanlık kırılamamışsa diş hekimine başvurularak profesyonel yardım alınması gereklidir.

 

Solunum Problemleri

 

Solunum problemleri, çenelerin gelişimi üzerine olumsuz etki eder. Çenelerin gelişimi dilimiz sayesinde olmaktadır, burundan rahat nefes alamamak ağzın sürekli açık olmasına sebep olur, bu durumda üst çene dilin gelişme üzerine etkisinden faydalanamazken alt çene normal büyümesine devam eder ve çeneler arası ilişki bozulur. Üst çenenin dar ve küçük kalmasına bağlı olarak kalıcı dişlenmede çapraşıklık görülür. Burundan değil de, sadece ağızdan soluma durumu mevcutsa (bu durum uykuda daha iyi anlaşılır), muhakkak kulak burun boğaz uzmanına danışılmalıdır.

 

Erken Süt Dişi Kayıpları ve Diş Çürükleri

 

Bazı durumlarda süt dişlerinin erken kaybı söz konusu olabilir. Böyle bir durumda mutlaka  YER TUTUCULAR kullanılmalı, alttan gelecek olan daimi dişin yeri korunmalıdır. Asla süt dişlerindeki çürükler göz ardı edilmemelidir. Çürük sebebiyle süt dişinde oluşan madde kaybı, önlem alınmadığı takdirde, komşu dişin o bölgeye kaymasına sebep olur. Bunun sonucu olarak, alttan gelen daimi dişin yeri işgal edildiğinden, daimi diş kendi yerinden çıkamaz, gömük kalır veya farklı yerden çıkarak çapraşıklığa sebep olur. Bu sebeple, süt dişlerindeki çürükler asla ihmal edilmemeli, derhal tedavi yoluna gidilmelidir. Diş kayıplarında mutlaka yer tutucu yapılmalıdır.

 

 

 

 

 

Diş sayı, boyut ve şekil düzensizlikleri

 

Kalıtım, ateşli hastalıklar, ilaçlar, travma gibi bir takım etkenler sonucu dişlerde sayı, boyut, şekil gibi anomaliler görülebilir. Bu anomaliler estetik dışında fonksiyon bozukluklarına da sebep olurlar. Bunların erken tespiti tedavileri bakımından önemlidir, çocuk okul çağına geldiğinde radyografik filmler çekilerek kontroller yapılmalı, herhangi bir anomali durumu mevcut ise mutlaka bir dişhekimine danışılmalıdır.

 

Basit Çapraşıklıklar

 

Basit çarpraşıklıklar, bir veya birkaç dişin çene kavsinin gerisinde veya ilerisinde konumlanması, üst dişlerin alt dişleri örtmemesi, open-bite veya deep-bite mevcudu gibi problemler küçük yaşlarda (10-11 yaşına kadar) bir takım basit, takıp çıkartılabilen apareylerle büyüme-gelişim yönlendirilerek, sürme rehberliği yapılarak kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Bu apareyler takıp çıkartılabildikleri için temizlikleri kolaydır, çocukların hoşuna giden renklerde yapılabilirler.

 

KORUYUCU DİŞHEKİMLİĞİ

 

Koruyucu dişhekimliği, pedodontinin temel taşıdır ve ağızda ilk dişin sürmesiyle başlayıp yaşam sonuna kadar süren bir kontrol/tedavi kavramıdır. Oluşabilecek problemleri erken zamanda tespit edip bunlara önlemler alınması birincil hedeftir, sürekli ve düzenli kontrollerin yapılması başarının anahtarıdır.

 Koruyucu dişhekimliğinin anlamı; sorunsuz diş ve çene yapılarına sahip, mutlu, sağlıklı gülebilen, konuşabilen çocuktur. Aileler için ise; daha kolay, daha ucuz ve daha az zaman demektir.

 

Ağız Hijyeniği

 

Çocuğunuz 6-8 aylıkken (yani ilk dişler ağıza sürdüğünde), temiz bir tülbent veya gazlı bez ile diş yüzeylerinin temizleme işlemine başlanmalıdır.

Diş fırçası kullanımına ise çocuğun arka dişlerinin çıkmasından sonra (ortalama 2,5 - 3 yaşında) başlanması uygundur.

Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen veya kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerinin de temizlenmesi gerekir. Bu nedenle fırçalama okul çağına kadar Anne-Baba yardımı ve gözetiminde olmalıdır.

Çocuğun diş fırçası, yaşına ve ağız büyüklüğüne uygun olmalıdır. Sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Her iyi alışkanlık gibi diş fırçalama alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılacaktır.

 

Çürük oluşumu nasıl engellenir?

 

Dişlerde çürümeye sebep olan mikroorganizmaların 1960'lı yıllarda tespit edilmesiyle birlikte, çürükleri tamamen engelleyebilecek aşılar ve ilaçlar geliştirilmeye çalışılmış, ancak günümüzdeki teknolojik gelişmelere rağmen yeterince başarı elde edilememiştir. Bunun nedeni uygulanan ilaçların veya aşıların kan-plazmada yüksek seviyelerde bulunurken, tükürükte hiç veya yetersiz seviyede bulunmasıdır. Ancak dişin yapısı fluorid ve fissür örtücü uygulamaları gibi çeşitli yöntemlerle güçlendirilebilmektedir. 

 

Fissür örtücüler & Fluorid uygulamaları

 

Koruyucu uygulamalar içerisinde en yaygın ve etkili olanlardan birisi; "FİSSÜR ÖRTÜCÜ" dediğimiz malzemedir. Diş çürükleri genellikle azı ve küçük azı dişlerinin, çiğneyici yüzeylerinde bulunan "fissür" adı verilen oluklarda başlar. Bu malzemeyle olukların üzeri kapatılıp, o bölgeye mikrop, yemek artığı vs. nin sızması engellenerek çürük başlaması önlenir. Bu işlem henüz çürük başlamadan yeni sürmüş olan tüm azı ve küçük azı dişlerine uygulanmalıdır.

Çürüğü engellemenin başka bir yolu da dişlerin çürüğe karşı direncini artırmaktır. Dişlere yüzeysel "FLUORİD" uygulanması suretiyle bu direnç kazandırılır. Çocuklar için jel, gargara, vernik gibi çeşitli formları ve çilekli, kayısılı, portakallı gibi çeşitli tatları mevcuttur. Hekim kontrolünde 6 aylık periyotlarla uygulanır.

 

 

 

 

 Diş Çürükleri  ve Restorasyonları

 

Süt dişlerinde meydana gelen çürük lezyonlarında dişin düşme yaşı, çürüğün derinliği ve oluşan doku  kaybına bağlı olarak yapılacak tedavi şekline karar verilir. Dişler dolgu maddeleri yada paslanmaz çelik kuronlarla restore edilebilir. Sürekli dişlerde görülen çürük lezyonları da çeşitli dolgu maddeleriyle tedavi ve restore edilebilir.

 

Diş Enfeksiyonları

 

Diş dokusu canlılığını kaybettiğinde, ağrı ve şişliğe neden olabilir. Dişin canlılığını kaybetmesi, diş çürüğü veya dişe gelen bir travma sonucunda gerçekleşebilir. Dişte meydana gelen renk değişikliği ya da ilerlemiş çürükler, enfeksiyonun habercisi olabilir.

Enfeksiyon, hem süt dişlerinde hemde sürekli dişlerde görülebilir. Kanal tedavisi ya da dişin çekiminden önce antibiyotik kullanımı gerekebilir. Enfeksiyonlar sonucunda dişin her zaman çekilmesi gerekmez. Dişte yaralanma ya da çürükten şüphe duyulduğunda en kısa sürede diş hekimine başvurulmalıdır. 

 

 

Sağlıklı ağız-diş yapısı için temel unsurlar

 

Bebekler asla biberon ile uyutulmamalıdır.

Emzik kullanımına bir yaş civarında son verilmelidir.

 6 ay ile 2 yaş arası dönemde bebek, diş hekimine ilk ziyaretini yapar. Ebeveyn bebeğin ağız boşluğunun nasıl temizleneceğini öğrenir, bebek de bu konudaki ilk temasıyla tanışır.

Diş hekimi ile erken ve henüz sorun yokken tanışmalı. Altı aylık rutin kontroller büyük sorunların oluşmasını önler. Yüksek çürük riski olan ve karışık dişlenme dönemindeki çocuklar (6-12 yaş) diş hekimi gerek görürse üç ayda bir kontrol edilmelidir.

Dişler çıkar çıkmaz bunların fırçalanmasına başlanmalıdır. Çocuk 7-8 yaşına kadar diş fırçasını etkin bir şekilde kullanamadığı için ebeveyn yardımı ve gözetiminde dişlerini fırçalamalıdır.

Beslenmenin düzgün olması, diş sağlığının temel unsurlarından biridir.

Sürekli dişlerin çıkmasıyla birlikte fissür örtücü (fissür sealant) ve fluorid uygulamaları gibi çürüğe karşı koruyucu tedavilere başlanmalıdır.

Çocuklar 7-9 yaşlarında ortodontik açıdan muayene edilmelidir. Zamanından önce çekilen bir süt dişinin yeri sürekli diş gelinceye kadar mutlaka yer tutucular ile korunmalıdır.

 

Çocuklar için sağlıklı beslenme nasıl olmalıdır?

 

Sağlıklı beslenme çocuğunuzun büyüme ve gelişimi için gerekli protein, karbonhidrat, vitamin gibi ana besin gruplarının dengeli bir şekilde alınmasıdır, dengeli beslenme çocuğunuzun genel vücut gelişimini etkilediği gibi diş sağlığının da temel unsurlarındandır.

Ağız ortamı steril değildir ve zararlı-zararsız milyonlarca bakteri bizimle beraber yaşamaktadır.

Bunların tamamen uzaklaştırılması tat alma hissimiz bozulacağından mümkün değildir. Bu bakteriler diş ve diş etleri üzerindeki yediğimiz yiyeceklerden arta kalan besin plağı ile beslenirler. Ancak problem şudur ki; bakterilerin atığı asidiktir ve bu asit ortam dişlerin çürümesine sebep olur. Özellikle şekerli yiyecekler mikroorganizmalar tarafından kolay ve hızla aside dönüştürülebildiğinden çürük riskini artırmaktadırlar. 21. yüzyılın çocukları ihtiyaçlarının 3 katı şeker tüketmektedirler,

Diş çürümesini önlemek için aşağıdaki ipuçları yararlı olabilir.

Aldığınız şeker ve karbonhidrat miktarını denetleyin. Bu, hiçbir zaman kendinizin ve çocuğunuzun dondurma, kek, turta ya da şeker yemesine izin vermeyin demek değildir. Yediğiniz şeker miktarından ziyade, nasıl ve ne zaman yediğiniz daha önemlidir. Öğünler arasında yenilen tatlılar öğünde yenenlere nazaran daha çok zarar verir.

Atıştırmalık yapışkan yiyeceklerden uzak durun. Şeker, karamel, cips gibi yiyecekler dişlerinize yapışır. Bunları yedikten sonra 20 dakika içinde dişlerinizi fırçalayın (bakteri, diş çürümesine neden olan asidi bu süreden sonra üretmeye başlar) ya da ağzınızı su ile çalkalayın.   

Atıştırdığınız yiyecekleri dikkatle seçin. Diş çürümesine neden olan yiyecekleri öğün aralarında yemek, aynı yiyecekleri öğünde yemekten daha zararlıdır. Gün boyunca azar azar atıştırmak bakterinin dişiniz üzerinde sürekli asit bulundurmasına izin verir.

Sürekli şekerli, asitli içecekler içmeyin. Bunları tüketirken pipet (kamış) kullanarak dişlerle temasını azaltın.

Sakız çiğnemek faydalıdır, tükürük salgılanmasını artırdığından ağızdaki asidik ortamın daha hızlı normale dönmesini sağlar. Ancak şekersiz veya diş dostu sakızlar tüketilmelidir.

 

 

Çocuklarda Ağız ve Diş Yaralanmaları

 

Çocuklarda oluşan diş travmaları, erişkinlerden çok daha fazla önem taşımaktadır. Bunun nedeni gelişmekte olan diş ve çenelerde travmanın dişte kırık, çatlak, kanama, şiş ve ağrı dışında çeşitli gelişimsel bozukluklara da neden olmasıdır. Örneğin 2-3 yaşında travmaya uğrayan bir süt dişinin meydana getireceği zarar, 7-8 yaşında onun yerini alacak sürekli dişte kendisini göstermektedir.

Düşme, çarpma, trafik kazaları, spor yaralanmaları gibi travmalar sonucunda, dental dokularda; dişin sallanması, diş-kök kırıkları, dişin tamamen yerinden çıkması, yumuşak doku yaralanmaları, çene kemiğinin kırılması gibi çeşitli derecelerde yaralanmalar meydana gelebilir. Bu derecelerde bir yaralanma söz konusu olduğunda travmaya maruz kalan dişin süt veya sürekli bir diş olup olmadığına bakılmaksızın hiç zaman kaybetmeden diş hekiminiz ile temasa geçin. Varsa kırık diş parçalarını saklayın, bu parçaları yerlerine yapıştırmak mümkündür. Diş tümüyle yerinden çıkmışsa; dişi bulun, köküne mümkün olduğunca dokunmadan alın, temiz duru sudan geçirip diş hekimine gidene kadar dişi tükrük, süt veya serum fizyolojik içinde muhafaza edin. Eğer şartlar uygunsa diş tekrar yerine yerleştirilerek ağızda tutulabilir.

Özellikle futbol, basketbol, boks, bisiklet, rollerblade gibi spor daları ile ilgilenen çocuklarda, oluşabilecek ağız yaralanmalarını ve diş kırıklarını önlemek için uygulanacak en uygun yöntem dişlik (mounthguard) kullanmalarını sağlamaktır.

 

 

Tüm Hakkı Saklıdır © 2024 - Bu sitede kullanılan tüm içeriklerin telif hakları "Ayşe Naime (Kor) Altuntaş'a" aittir.

‘Bu web sitesinin içeriği, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır, hiçbir ticari amaç taşımaz. Bu sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu web sitesinin içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.’